7 Ocak 2011 Cuma

ATİK MUSTAFA PAŞA CAMİİ'NİN TARİHİ


           Fatih’de, Ayvansaray semti’nin çember sokağında bulunan yapı kilise iken, [1]Sultan II.Beyazid’in sadrazamı Atik Mustafa Paşa tarafından [2]H.896/M.1490 yılında camiye dönüştürülmüş ve dolayısıyla onun ismini almıştır. [3]Kale duvarına bitişik olan camiin içinde, Hadika müellifine göre Eba Eyyüb-el Ensari ile birlikte gelen Sahabelerden Cabir bin Abdullah el –Ensari’nin kabri vardır.[4]Türbenin üzerinde ‘Haza makam-ı merkad-i Cabir bin Abdullah el-Ensari’ yazısı, söz konusu kabrin bir makam olabileceğini düşündürmektedir.Bu yüzden, şuanda camii Hazreti Cabir Camii olarak bilinmektedir.


Atik Mustafa Paşa Camii ( Cabir Camii )
Fotoğraf: Ferhan Karakaya

           Eski bir Bizans kilisesi olan bu yapı, [5]Aziz Petros ve Markos Kilisesi olduğu düşünüldüyse de, bu tespit bir süre sonra geçerliliğini yitirmiştir. [6]Kabul edilebilir başka hiçbir teşhis önerilmemiştir, ancak yapı genel olarak dokuzuncu yüzyıl gelişmelerini yansıtmaktadır ve şehirde bu döneme tarihlenebilecek tek mevcut kilisedir. Bu kiliseyi kimin yaptırdığı ve kime adandığı bilinmemektedir. [7]Vakıflar tarafından yapılan restorasyon sırasında, Dr. Lioba Theis’in yaptığı gözlemler, köşelerdeki bölmelerin galeri seviyesinde şapelleri olduğunu ve yapının her iki yanında revaklar bulunduğunu açıkça gösterir. [8]Osmanlı döneminde yapılan restorasyonlara, ahşap sundurma, kubbe ile kasnağı, olasılıkla çatının bazı kısımları ve birçok pencere dahildir.


 Atik Mustafa Paşa Cami'nin Osmanlı Döneminde Yapılan Giriş Kısmı ( Son Cemaat yeri ) 
Fotoğraf: Ferhan Karakaya

           Kiliselerde mutlaka bulunan giriş holü (narteks) yoktur. Onun yerine basit, üstü çatılı ve mimari niteliği olmayan bir son cemaat yeri yapılmıştır.Bunun dışında, yapı orijinal planını korumaktadır, kubbeli kapalı haç planlı kilise tipinin en basit formudur. [9]Yapının yüksek kasnağı ve onun taşıdığı orijinal kubbesi haçın merkezinde yükselir, kesişme noktasındaki payandalarca desteklenirdi.

 Atik Mustafa Paşa Cami'nin Planı (Ousterhout’tan, Ebersolt ve Thiers’e bağlı kalarak).

         [10]Beşik tonozlar,  haçın sağ ve sol kollarını, hem de kubbe payelerinin (ayaklarının) ilerisinde bulunan ve haçın şapel kısımlarını dolduran, yüksek ve dar kemerlerin geçiş sağladığı dört odanın üzerini örtmektedir . [11]İçeride yarım daire biçimli olan üç apsisten her birinin, dışarıda, eşit yüksekliğe sahip üç yüzü bulunur ve bu özelliği, dokuzuncu yüzyıla tarihlendirilmesini destekleyen sebeplerden biridir.



 Atik Mustafa Paşa cami'nin doğu cephesinde görüldüğünüz gibi ortadaki yarım daire kısmı merkezi apsisimiz oluyor. Sağ ve sol yanlar ise şapellerimiz ve bunların yükseklikleri eşittir .  
Fotoğraf: Ferhan Karakaya
             [12]Yapı incelendiğinde, esas kubbenin daha yüksek ve pencereli olduğu anlaşılır. [13]Batı tarafı hariç, pencerelerin hepsi örülmüş ve merkez apsisin alt seviyesinde üç büyük, yukarısında ise üç küçük penceresi vardır. [14]Orijinalde, her bir yan apsisin, zemin seviyesinde dar bir penceresi ve yukarıda üç penceresi bulunmakta, orta pencerenin de üstünde kör bir niş yer almaktaydı. [15]Kuzey ve güney duvarlarında, zemin seviyesinde, bir kısmı günümüzde örülü olan üç kemerli bir arkat bulunur; sarağın yukarısına günümüzde de açık olan üç tane pencere yerleştirilmiştir ve bunun da yukarısında üçlü bir pencere vardır, örülü olmayan orta kısmı hala içeriyi aydınlatmaktadır. [16]Üçlü arkatların, haçın kollarından yan kanatlara veya sundurmalara açıldığına inanılmaktadır. Ayrıca [17]caminin içinde Bizans dönemine ait hiçbir bezeme yoktur.

 

Atik Mustafa Paşa cami'nin güney cephesinde yapılan çalışmalarda freskolar ortaya çıkmıştır, fakat bu freskolara ne olduğu bilinmemektedir. Fotoğraf: Ferhan Karakaya


[18]Bizans Enstitüsü, 1957 yılında, yapının güney tarafında, Aziz Mikhail, Aziz Damianos ve Aziz Kosmas’ın tasvirlerinin bulunduğu, 14.yüzyıla ait freskolar ortaya çıkarmıştır. [19]Fakat bunlar, neden ve nasıl olduğu bilinmeksizin ortadan kaybolmuşlardır. Camii, [20]1729 yılındaki Balat yangınından zarar görür ve onarılır. [21]1894’teki depremin ardından yapılan onarım çalışmaları sonucu 1906 yılında yine kullanılmaya başlanır. [22]Daha sonra 1922 yılında restore edilir ve vaftiz suyu konulan çukur kap müzeye götürülür.

                               

.................................................

[1] John, Freely- Ahmet S., Çakmak, İstanbul’un Bizans Anıtları, İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 2005, s.143.
[2] Fatih Camileri ve Diğer Tarihi Eserler, Türkiye Dinayet Vakfı Fatih Şubesi Yayınları, İstanbul 1991, s.122.
[3]Age, s.122.
[4] Age, s.122.
[5]John, Freely- Ahmet S., Çakmak, Age, s.143.
[6] Age, s.143.
[7] Age, s.143.
[8] Age, s.143 – 144.
[9] Age, s.144.
[10] Age, s.144.
[11] Age, s.144.
[12] Age, s.144.
[13] Age, s.144.
[14] Age, s.144.
[15] Age, s.144.
[16] Age, s.144.
[17] Age, s.144.
[18] Eyice, Semavi, Atik Mustafa Paşa Camii, Cilt 1, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, Kültür Bakanlığı-Tarih Vakfı Ortak Yayını, İstanbul, 1994a s.407.
[19] John, Freely- Ahmet S., Çakmak, Age, s.144.
[20] Age, s.145.
[21] Müller- Wolfgang, Wiener, İstanbul’un Tarihsel Topografyası, İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 2002, s.83.
[22] Age, s.83.


1 yorum:

  1. yapıya dair kapsamlı bilgiler sunmuşsunuz. iyi bir araştırma sonucu elde edilmiş bilgiler olduğu çok açık. çalışmalarınızda başarılar dilerim.

    YanıtlaSil